20111220

Okyanusun obur kiyisindan oykuler? Bolum -2

Organize kaos serimin ikinci ayagi;
Geciktirme konusunda iyice ustalastim. orda bir kosede Amerika anilarini yazacagim diye durdukca zorlasti zorladikca geciktirdim ve boyle devam edip durdu. O kadar ki gittim yapilacak isler listesinde hanci'nin yeni senaryosunu okumaktan bile onceye koydum. En sonunda minik minik notlara devam. Bir yandan da neye ve kime yazildigi belli olmayan bu yalancik yazilarin bir gunluk ihtiyacini tatmin etmesi umuduyla Draftlar arasindan sectim bu postu. Haydi hayirlisi, Nesen'in selami var.

Amerika'da ingilizce bilmemek

Gercekten buyuk problem degil. Gecen seferde bahsettigim insanlar bile bir umutla -belki biraz caresizlikle birlesik- yasamayi basarabiliyorsa herkes yapabilir. Zaten Newyork un kendisi buyuk bir panayir alani degil mi? Benim bahsetmek istedigim daha cok kulturel ve irk cesitliligi ile alakali. Gulsen'in kaldigi mekan Spanish harlem olarak bilinen bir bolgeydi. Genis sokaklarinda yanan tenekeler icinde ufak sezloklarinda gunesin tadini cikartan beyaz atletli "ispanyol" gocmenler. Ispanyol dediysem orta ve latin amerika kokenliler. Oyle bakkal'lar var ki (evet ilginctir Turkiye de bile bulamadigimiz bakkallar hala hayatta buralarda) Ingilicze konusmayi bir yana birakin ispanyolca okumasi olmayanlarin zorlanacagi yerler var. Ama cok sukur ki Genel amerikan Satis mantigi sagolsun, hicbir dukkanda istediginizi elde etmeme sansiniz yok. Gene de Little Italy ye gidip duzgun bir ingilizce konusmaya gerek yok. Kozmopolit canini yerim senin New york. Little italy'si Chinatown'u spanish harlemi ayri ayri.

"Big American Sale" - Buyuk amerikan pazarlamasi

Iki unlu Amerikan Atasozu var.
"Hersey Satilabilir", "Ikinci bir atasozune gerek yok". Bunu oyle surekli gulumseyen kasiyerlerden ya da bina kapilarindan bile gecerken seni selamlayan ve hatir soran kapicilardan cikartmadim. Ne zaman ki New york un en beylik yerinde hediyelik esyalar dukkani olarak NYPD - New york polis departmani ve New york itfaiyesi ciplak 2012 takvimini gordum. Iste o an satis mevsimi basladi benim icin.
Sell sell sell... kocaman yazilar ustune ziplayan insanlar parlak isiklarla gozune gozune sokulan reklamlar. ilginc mevzular... ve burdan konuyla alakali baska bir mevzuyu atlamamak lazim.

Bahsis ve vergi mevzusu
Hersey iyi hos amerikalilar yukarda bahsettigim satis ayagina bu bahsis ve KDV olayini coememisler gibi. Eger ilk defa amerikaya gidiyorsaniz, kasaya geldiginizde degisik surprizlere ve hesapta yazani odediginizde bile saticidan trip yemeye hazirlikli olun. Ben sahsen kaldigimi 1 haftada tam anlamiyla cozemedim bu olayi. Anlayabildigim kadari ile ozetliyeyim.

Nerede kime ne vermeli:
Bir kere ilk kural su: hesaplar %99 ihtimal ile KDV haric olarak geliyor. KDV yi hesaplayip ustune eklemek musterinin yegane gorevi. Gulsenin arkadaslarindan bu konuda iphone application yazanlar bile var. Cok karmasik degilmis gibi. Insan bir sure sonra alisir diyebilirsiniz herhangi bir sayinin %8.5 unu hesaplayip eklemeye. Bir nevi beyin cimnastigi. Ama olay orada bitmiyor. Bir de aldiginiz servisin bedelini eklemelisiniz. yani bahsis. iste bu noktadan sonrasi biraz karmasiklasiyor. Nerde bahsis verilir nerde verilmez bunlar bilmek gerekiyor-mus-.
Misal taksiye bindiniz. Sizi bir yerden bir yere goturdu. taksimetre dedigimiz guzide alet ise bu yolculugunuzun degerini bicti. Peki ya bu lutufkar taksi soforunun size lutfederek aracini acmasi bu nezaketin bir karsiligi olmayacak mi? Tabii ki olacak. Hele ki bir de valizinizi yuklemek icin bagajini falan actiysa. (sanmam ki yuklemeye yardim etsin). Bu cehaletimiz havalanindan gelirken yolculugumuzun suratsiz ve mutsuz bir taksi soforu ile son bulmasiyla sonuclandi. Tabii biz gecen yillarin etkisiyle iyice hollandali tavrimizi gelistirmisiz. Hesapta yazandan tek kurus fazla vermeyiz. Zaten kimsede onu hak edecek bir servisi size vermekle ugrasmaz, tenezzul bile etmez. Her neyse. Bir restoranda bahsis birakmak cok eski bir turk gelenegi olsa da taksi de ya da Starbaksta bahsis biraz garibime gitmedi degil. bu kesap kargasasi icinde verdigimiz paranin para ustunu alirken garsonun o bugulu gozlerinin icine baktik hep. Aman diyim siz bu duygusalliga bulasmayin. Bilincli musteriler olun.
Simdi dusununce Reservuar kopekleri'ndeki sahne daha da bir manali oldu zihnimde



Film tadini yakalamisken, US te iken hep birseyi merak ettik. 911'i aramak. Ara ara acaba arasak mi diye dusunduk. Belki caldirip kapatsak olacakti, ama numaramiz cikar sonra FBI in gunes gozluklu takim elbiseli ajanlari pesimize takilir tatilimizi zehir eder diye korktuk. Yemedi.

NY biralari
Kendime orda bulundugum surece hergun degisik biralar icme hedefi koydum. Neden bilmem Hollandaya geldigimden beri bira denemek hosuma gitmeye basladi. Ama itiraf etmeliyim ki New york da bu kadar cesitli bira bulabilecegimi sanmamistim. Sehir sehir, mahalle mahalle kucuk bira ureticileri bakkallarda yerlerini almislardi. Oldukca matrak isimli biralar deneme sansim oldu. Iste bir kacinin sisesi. Inanin tadlarini simdi hatirlamakta zorlaniyorum. Icerken bunu detaylari yazarim diye duslemistim ama, tek hatirladigim california ve brooklyn biralarinin favorilerim oldugu



Okyanus kocaman bir su birikintisiymis. Ucakla bile git git bitmiyor. gene de I love you be NY...

No comments: