- Have a firm handshake.
- Look people in the eye.
- Own a great stereo system.
- Keep secrets.
- Be brave. Even if you're not, pretend to be. No one can tell the difference.
- Whistle.
- Avoid sarcastic remarks.
- Choose your life's mate carefully. From this one decision will come 90 per cent of all your happiness or misery.
- Make it a habit to do nice things for people who will never find out.
- Lend only those books you never care to see again.
- When playing games with ! children, let them win.
- Give people a second chance, but not a third.
- Loosen up. Relax. Except for rare life-and-death matters, nothing is as important as it first seems.
- Don't allow the phone to interrupt important moments. It's there for our convenience, not the caller's.
- Be a good loser.
- Be a good winner.
- Think twice before burdening a friend with a secret.
- When someone hugs you, let them be the first to let go.
- Be modest. A lot was accomplished before you were born.
- Keep it simple.
- Don't burn bridges. You'll be surprised how many times you have to cross the same river.
- Live your life so that your epitaph could read, No Regrets
- Never waste an opportunity to tell someone you love them.
- Remember no one makes it alone. Have a grateful heart and be quick to acknowledge those who helped you.
- Take charge of your attitude. Don't let someone else choose it for you.
- Visit friends and relatives when they are in hospital; you need only stay a few minutes.
- Begin each day with some of your favorite music.
- Send your loved ones flowers. Think of a reason later.
- Make someone's day by paying the toll for the person in the car behind you.
- Become someone's hero.
- Marry only for love.
- Wave at the children on a school bus.
- Remember that 80 per cent of the success in any job is based on your ability to deal with people.
- Don't expect life to be fair.
20110829
Life's Instructions - Yasam El kitabi
Talihsiz Aciklamalar 15
Bu sefer Amerika'dan... Ama sanki bu laflari Turkiye'de de duymustuk 17 Agustos Sonrasi mesela...
Blaming God's wrath for natural disasters has long been the stock-in-trade of an infamous cadre of angry, unscientific TV preachers led by Pat Robertson. Now, a presidential candidate has joined in on the medieval fun.
Blaming God's wrath for natural disasters has long been the stock-in-trade of an infamous cadre of angry, unscientific TV preachers led by Pat Robertson. Now, a presidential candidate has joined in on the medieval fun.
Speaking yesterday to a 1,000-person crowd gathered in Sarasota, Florida, Michele Bachmann, who is campaigning for the Republican presidential nomination, said that God is punishing the United States with disasters because the nation is spending too much money. "I don't know how much God has to do to get the attention of the politicians," she said,according to the St. Petersburg Times. "We've had an earthquake; we've had a hurricane. He said, 'Are you going to start listening to me here?' Listen to the American people because the American people are roaring right now. They know government is on a morbid obesity diet and we've got to rein in the spending."
20110828
" Dogasina Aykiri "
Vedat Ozdemiroglundan:
http://www.afilifilintalar.com/vedat-ozdemiroglundan
http://www.afilifilintalar.com/vedat-ozdemiroglundan
Kapitalizm insanın doğasına da aykırı İslam’ın doğasına da. Ve tarihin her çağında, zalime karşı mazlumun direnişi “sol” kokar. Geniş zaman ruhundan bahsediyorum: “Herkesi birden düşünme” matematiğine sahip İslam da, sol da. Bencilin kendisi dahil hepimizi tüketen kör egoyu parçalayan süper egodan söz ediyorum: “Merhametli yaşamdan” yana olmazsak, vahşet yolumuza pusular kurar. Total zekayı anlatıyorum: Ülkeyi, bölgeyi değil, biz dünyalılar, kainat ailesi; bugün başkayı öldürürsek, yarın aynıyı öldürürüz, sonraki gün kendimizi. İslam felsefesi ve sol ideoloji arasında paralellikler kuran düşünce, yarının sütliman alemini işaret etmektedir, bu yüzden günümüzün deniz feneridir. Emek sömürüsü ve sınıfsal kibir, çıkarsız inancın, yarını kuşkulu alınterinin, efendisizlerin gücüyle, gayretiyle alt edilebilir. “Sosyalizmi” sömürü-tüketim uygarlığı için tehlike olarak görenlerin, müslüman insanları da “potansiyel terörist” algılaması sizce tesadüf olabilir mi?… Düşman aynıysa ve saf amacımız adaletse, buyuralım güneyin sofrasına….
20110824
tabldog dan inciler
SAMAN: Tadı vardır, ama yoktur. Tatsızın ne olduğunu bilmek gerekir tanımak için. Kağıdı ve sarısı meşhurdur. Sarısının da sıcağı… Zamanı gelsin diye saklanır da saklanır.
KAN: Soğuğu ve sıcağı olur; duranı ve akanı... Kan dondurucu şeylerin çoğunda sıcak ve akışkandır. Soğukkanlılık iyidir. Ne ki insanlıktan çıktığında kış uykusu bekler seni kapıda.
ISKA: Benliğin tüm duvarlarını kaplayan bir dart tahtasının üzerinde açılmış duvar deliklerinden tanınır. An, geri kalan tüm hayatı ıskalamanın evidir. Sonsuzun tam ortası olmaz, elden bir şey gelmez.
KANIK: Sonsuz susuzluğunu bir süreliğine unutmuş kişiye verilen addır. Bu zatlar için ‘ma’ ancak bir ek olabilir. Rakıya kanmak için şişesinde balık olmak isteyenine Orhan Veli denir.
ANI: Onsuz yapılamayan bir şeye benzer. Bir çift güvercin havalandığında duyulan yanık karanfil kokusudur işte. Kan renginin ve kanat çırpıntısının en hakikisidir.
KANI: Kana-at, nam-ı diğer sanı. Dünyalarımızın ekseni. Uğrunda namlar salındığı, sanlar alındığı vakidir. Âdemi hakikatten yalıtır.
AKIM: Ancak farklı uçlar arasında cereyan eder ve yalnızca iletkenler çarpılır – ne çare…
AKSAK: Çarpık gibi bir Timur... Düzenin dışına sıçrayan balık… Kıymetini bilmek gerek.
KISA: Şıpın işi bir sessiz dayatmadır. Kısa diye bir hayat yoktur misal. Kısa kesilmiş çokluklar ve çokcuklar vardır olsa olsa.
AKSAM: Kısımın çoğulu, akşamın oğulu, düzenin hısımıdır. Dikkat ederseniz her sessiz harf düşmez.
SAKIN: Neden sakındığını bilmek ihtiyattandır, bilmemek mahkûmiyetten.
SANIK: Sandalyesi olur; olur ki ayağa kalkabilsin. Hakkımızda sanılanlar bizi olduğumuz yere çiviler. Her ayaklanma bir sanı kırma teşebbüsüdür.
ASKI: Otururken hayallerini emanet ettiğin vestiyerde çok vardır bunlardan. Veresiye ile vestiyer arasındaki benzerlik boşuna değildir.
SIKMAK: Nedense haz alınır, sıkıntı verilir. Oysa yağlı urgan da sıkılır, üzüm de. Bir ada sözünün dediği gibi: Çok sıkan candan, az sıkan andandır.
MAKAS: Körü olur; badem özlüsü olur. İlmeği kesti mi can, damarı kesti mi kan çıkar.
AMAN: Yaydan çıkmış okun geri dönme arzusudur.
AMA: Bazı arzular nafile, tüm çıkışlar arka kapıdandır.
http://tabldog.blogspot.com
KAN: Soğuğu ve sıcağı olur; duranı ve akanı... Kan dondurucu şeylerin çoğunda sıcak ve akışkandır. Soğukkanlılık iyidir. Ne ki insanlıktan çıktığında kış uykusu bekler seni kapıda.
ISKA: Benliğin tüm duvarlarını kaplayan bir dart tahtasının üzerinde açılmış duvar deliklerinden tanınır. An, geri kalan tüm hayatı ıskalamanın evidir. Sonsuzun tam ortası olmaz, elden bir şey gelmez.
KANIK: Sonsuz susuzluğunu bir süreliğine unutmuş kişiye verilen addır. Bu zatlar için ‘ma’ ancak bir ek olabilir. Rakıya kanmak için şişesinde balık olmak isteyenine Orhan Veli denir.
ANI: Onsuz yapılamayan bir şeye benzer. Bir çift güvercin havalandığında duyulan yanık karanfil kokusudur işte. Kan renginin ve kanat çırpıntısının en hakikisidir.
KANI: Kana-at, nam-ı diğer sanı. Dünyalarımızın ekseni. Uğrunda namlar salındığı, sanlar alındığı vakidir. Âdemi hakikatten yalıtır.
AKIM: Ancak farklı uçlar arasında cereyan eder ve yalnızca iletkenler çarpılır – ne çare…
AKSAK: Çarpık gibi bir Timur... Düzenin dışına sıçrayan balık… Kıymetini bilmek gerek.
KISA: Şıpın işi bir sessiz dayatmadır. Kısa diye bir hayat yoktur misal. Kısa kesilmiş çokluklar ve çokcuklar vardır olsa olsa.
AKSAM: Kısımın çoğulu, akşamın oğulu, düzenin hısımıdır. Dikkat ederseniz her sessiz harf düşmez.
SAKIN: Neden sakındığını bilmek ihtiyattandır, bilmemek mahkûmiyetten.
SANIK: Sandalyesi olur; olur ki ayağa kalkabilsin. Hakkımızda sanılanlar bizi olduğumuz yere çiviler. Her ayaklanma bir sanı kırma teşebbüsüdür.
ASKI: Otururken hayallerini emanet ettiğin vestiyerde çok vardır bunlardan. Veresiye ile vestiyer arasındaki benzerlik boşuna değildir.
SIKMAK: Nedense haz alınır, sıkıntı verilir. Oysa yağlı urgan da sıkılır, üzüm de. Bir ada sözünün dediği gibi: Çok sıkan candan, az sıkan andandır.
MAKAS: Körü olur; badem özlüsü olur. İlmeği kesti mi can, damarı kesti mi kan çıkar.
AMAN: Yaydan çıkmış okun geri dönme arzusudur.
AMA: Bazı arzular nafile, tüm çıkışlar arka kapıdandır.
http://tabldog.blogspot.com
20110822
Move - Eat - Learn
Pek cok dunyayi gezen insanin hikayesini duyuyoruz. Hemen hepsinde guzel anilarla dolu hikayeler oluyor. Ama acikcasi canimi bu kadar cektiren, birazcik (!) kiskandiran, ve de iyi sunum'a rastlamamistim.
22 Agustos Internet Yasagi
Gun geldi catti. Artk internt braz sinirl, ekik bsylr vr. Ysin ozgulkr ulksi Trkye, ...
Subscribe to:
Posts (Atom)