20110427

"...and so castles made of sand fall in the sea, eventually..."

A beutifully crafted Song...

Down the street you can hear her scream you're a disgrace
As she slams the door in his drunken face
And now he stands outside
And all the neighbors start to gossip and drool
He cries oh, girl you must be mad,
What happened to the sweet love you and me had?
Against the door he leans and starts a scene,
And his tears fall and burn the garden green

And so castles made of sand fall in the sea, eventually

A little Indian brave who before he was ten,
Played war games in the woods with his Indian friends
And he built up a dream that when he grew up
He would be a fearless warrior Indian Cheif
Many moons past and more the dream grew strong until
Tomorrow he would sing his first war song and fight his first battle
But something went wrong, surprise attack killed him in his sleep that night

And so castles made of sand melts into the sea, eventually

There was a young girl, who's heart was a frown
Cause she was crippled for life,
And she couldn't speak a sound
And she wished and prayed she could stop living,
So she decided to die
She drew her wheelchair to the edge of the shore
And to her legs she smiled you wont hurt me no more
But then a sight she'd never seen made her jump and say
Look a golden winged ship is passing my way

And it really didn't have to stop, it just kept on going...

And so castles made of sand slips into the sea, eventually

Genclige donduren Melodiler

Izmir'de lise yillarinda, Mtv nin yeni yeni yayinlandigi, rock ve metal albumleri almaya harcligimizin zarzor yetti zamanlarda, sevgi yoluna pek sik giderdik. Saolsun Studyo Umit, excalibur, daha turkiyede yayinlanmis albumleri cekme kasetlerde satarlardi. El yazisi ile kasetlerin icini, sarki isimlerini yazrlardi. O iri fontlu yazilari hala gozumun onunde. Ilk fotokopi makinesi ile tanismamiz da o zaman olmustu. Kendi kasetlerim arasinda o cekme kasetler, o el yazili kasetler en gurur duyduklarimdi. Bir haftasonu dersane cikisi gidip olmayan kasetleri siparis ederdin ve gelecek haftaya heyecanla almaya gelirdin. O zamanlar yayinda olan Radyo aktif ve bu kasetler unutamadigim anilar isledi hafizama. Iste bu kasetlerden biri de The Tea Party'ydi. Pazar sabahlari Radyo aktif te yayinlanan programlardan birinde duymustum. Simdi Ne programin ismini hatirliyorum ne de sunanlari.
Sanirim benim yas grubumdakilerin ve muzik zevki benzeyenler icin Istanbul'da (ve tabii ki internet uzerinden) yayinda olan Radyo Eksen onemli bir kanal. Iste orda tekrar Tea party ile karsilasmak beni en az 15 yil geriye goturdu. Aslen kanadali bir Grup olan The Tea party sonrasinda iyice populerlesen bir tur muzik yapiyorlardi. Tam olarak siralamalarini bilemiyorum ama 2000 lerin basinda iyice unlenen Nickelbeck, The answer gibi bazi gruplarin tarzi sanirim bu doneme dayanmakta. Videosu  da Istanbul'da cekilmis bir Sarki: The Bazaar ...

Ani

Eskiden Sony walkman'lerimizin pili bitmesin diye, sevdigimiz sarkilari dinlemek icin cekme kasetleri kursun kalemlere takip cevirerek geri sarardik. Once dijital radyolu walkmen'ler sonra discman'ler cikti. Sonrasi hep yokus asagidir benim icin, muzikal duygusallik olarak...

Revell Cobra Shelby

20110423-IMG_949020110411-IMG_937020110411-IMG_937320110411-IMG_937520110411-IMG_937820110412-IMG_9384
20110414-IMG_939420110414-IMG_939520110414-IMG_940020110415-IMG_940820110415-IMG_941020110415-IMG_9416
20110415-IMG_941720110415-IMG_942220110416-IMG_943520110416-IMG_944020110416-IMG_944220110416-IMG_9444
20110416-IMG_944520110417-IMG_945320110417-IMG_945420110417-IMG_945720110417-IMG_945920110418-IMG_9461
Revell Cobra Shelby, a set on Flickr.
Yeni bir Hobimiz oldu. Evde birlikte gecirdigimiz zamanlari degerlendirdi. Sonlara dogru kucuk parcalar biraz can sikti, onu da belirtmem lazim

Talihsiz Aciklamalar 03 ve 04

Sanirim bu Secim surecinde sacmaliklarin sonu gelmeyecek,


20110425 - Devlet Bahceli



20110426 - Recep Tayyip Erdogan

Volver - Return

VOLVER (RETURN)
Music by Carlos Gardel
Lyrics by Alfredo Le Pera
Translation by Coby Lubliner


Yo adivino el parpadeo
de las luces que a lo lejos
van marcando mi retorno...
Son las mismas que alumbraron
con sus pálidos reflejos
hondas horas de dolor..
Y aunque no quise el regreso,
siempre se vuelve al primer amor..
La quieta [vieja] calle donde el eco dijo
tuya es su vida, tuyo es su querer,
bajo el burlón mirar de las estrellas
que con indiferencia hoy me ven volver...

Volver... con la frente marchita,
las nieves del tiempo platearon mi sien...
Sentir... que es un soplo la vida,
que veinte años no es nada,
que febril la mirada,
errante en las sombras,
te busca y te nombra.
Vivir... con el alma aferrada
a un dulce recuerdo
que lloro otra vez...

Tengo miedo del encuentro
con el pasado que vuelve
a enfrentarse con mi vida...
Tengo miedo de las noches
que pobladas de recuerdos
encadenan mi soñar...
Pero el viajero que huye
tarde o temprano detiene su andar...
Y aunque el olvido, que todo destruye,
haya matado mi vieja ilusión,
guardo escondida una esperanza humilde
que es toda la fortuna de mi corazón.
I can almost see the flicker
Of the lights that in the distance
Mark the way of my returning...
They’re the very ones that lit up,
Their reflections pale and misted,
Many hours of deep pain.
Though it was not what I wanted,
First love makes one always come back again.
The quiet [age-old] street where once the echo told me:
Her life is yours, her love is yours to earn,
Under the stars that mockingly look on me,
And now in their indifference see me return.

Return... with my forehead all wrinkled,
My temples turned silver by time’s falling snow...
To feel... that one’s life is a twinkle,
Twenty years hardly reckon,
And two fevered eyes beckon,
In shadows forestall you
And seek you and call you.
To live... with the soul firmly clinging
To one sweet remembrance
That makes me weep so.

I am frightened of the meeting
With the past that is returning
To confront my life all over.
I am frightened of the nighttimes
When my dreams are linked and fleeting
And old mem’ries come to stay.
And yet the trav’ler who’s fleeing
Sooner or later must stop on the way...
And though oblivion, which destroys all being,
Has killed my old hopes, ripping them apart,
Yet I keep hidden a humble hopeful glimmer
That is the only fortune there is in my heart.


Translation © 2004 by Jacob Lubliner
http://www.ce.berkeley.edu/~coby/songtr/tangos/volver.htm

Talihsiz Aciklamalar / Manzaralar 02

Insanlik Aniti
Son donemde Turkiyede olup bitenler hayret verici olmaktan korkutucu olmaya basladi. Basinda, siyasette baskidan coktandir devam eden sanata baskilar (bir baska deyisle fasist* yaklasimlar) artti ve artiyor. Simdi de Kars'ta yapilmis olan Insanlik Aniti ile gelisen olaylar dehset verici. Yillar oncesinden hatirladigim Melih Gokcek'in "ben tukururum boyle sanatin icine" diyerek Ankaradaki bir heykele karsi ayrimci bir politik durus sergilemisti. Bugunlerde ise basbakanin "Talihsiz Aciklamalari" ile gundemden dusmeyen hayret verici bir ayrimcilik, yikim ve dikta rejimi izleri tasiyan bu tutum vardi.



Acik bir hedef gostermis ve guce tapan devlet buyukleri buna duyarsiz kalmadilar tabii ki. Demokratik** diktatorluk devam ediyor. Simdi icim aciyor resmen.

http://video.ntvmsnbc.com/#mehmet-aksoy-ntvde.html



* Fascism (/ˈfæʃɪzəm/) is a radical, authoritarian nationalist political ideology.[1][2] Fascists advocate the creation of a totalitarian single-party state that seeks the mass mobilization of a nation through indoctrination, physical education, and family policy including eugenics.
Fasizm Kısa süre içerisinde genel anlamıyla baskıcı, otoriter rejim anlayışını betimler bir nitelemeye dönüşmüş ve Nazizm başta olmak üzere, anti-demokratik ideoloji ve yönetim sistemlerinin tamamına halk tarafından verilen genel bir isim halini almıştır.
**Çoğunluğun yönetimi

20110418

Talihsiz Aciklamalar - 01

Yeni bir not defteri tutacagim. Bir suredir Turkiye de ve dunya da olup bitenleri hayret ve endiseyle izliyorum.  Bas dondurucu bir hizla degisen gundemde bazi tarihe utancla not dusulecek sozler serisinin ilki bu post.

Recep Tayyip Erdogan:
20110418
"Gençlerimiz, kendilerini istismar edenleri, iddiaları fırsatçılığa çevirenleri de lütfen çok iyi görsünler, tanısınlar. Taksim'de bin kişiyi, iki bin kişiyi yürütmek, iki bin genci yürütmek problem değil. Onlar YGS sınavının karşısında tavır ortaya koyduklarını açıklarken, biz de kalkarız onların karşısına 5 bin, 10 bin tane genci koyarız. Ama biz bu ülkede gerilimden yana değiliz."

20110404

Jaga in de Huis

Jaga Jazzist Gecen hafta Rotterdam'da bir konser verdi. Aslen Norvec kokenli grubu ilk kez canli izleme sansini buldum. Koklerini fusion, progressive rock, nu jazz, elektronik gibi pek cok muzik turune dayandiran 10 kisilik kalabalik  bir grup. bitmek bilmeyen Kresendolar ve her biri en az 1-2 enstruman calan muzisyenleri izlemek heyecan verici oldugu kadar yorucuydu. Uzun bir sarki listesi ile sahneye ciktilar ve hayranlarinin beklentileri karsiladi. Daha sonra kontrol ettigim kadari ile oldukca yogun bir Avrupa turnesi icinde olan grubun yorgunlugu dinleyiciler ile karsilastirilamaz boyutlarda sanirim.

Dinlemeyenleriniz var ise siddetle tavsiye ederim. www.jagajazzist.com
Iste konserden cektigim bir kac kare...